Orjinal Adı: Woman at War
Yapım Yılı: 2018
Halla, doğasını tehdit eden endüstri devlerine karşı epik bir savaş vermektedir. Gizli direnişinin amacı, İzlanda'nn narin doğasının maruz kaldığı tehdit üzerinde farkındalık yaratmaktır. Aldığı beklemediği bir haberle hayatı değişecektir.
Tür: Dram
Yazar: Benedikt Erlingsson, Ólafur Egilsson
Kast: Halldóra Geirharðsdóttir, Jóhann Sigurðarson, Juan Camillo Roman Estrada
Imdb: 7.4
Öne Çıkanlar:
Çağdaş bir Don Quixote hikayesi Savaşan Kadın. Endüstriyel tesislerin toprağına, havasına ve suyuna verdiği ve vereceği zararlara karşı epik bir mücadeleye girişen Halla'nın öyküsünü işlemiş Erlingsson.
Aslına bakarsanız Halla'yı anlamak için olaya olayın geçtiği toprakların sahibi bir İzlandalının gözünden bakmak gerek. Halla'nın filmin çeşitli sahnelerine elini daldırdığı likenlerle kaplı ince ve kırılgan toprak parçası sadece 60 milyon yılda oluşmuş; İzlanda 60 milyon yaşında ve Dünyadaki en jeolojik olarak en genç yaşanabilir kara parçası. Eski kıta Avrupa'nın 450 milyon yaşında olduğunu düşünürsek o bir avuç toprağın ne kadar da kıymetli olduğunu belki anlayabiliriz.
Halla, epik mücadelesini yine destanların epik öğeleriyle sürdürmektedir; Cervantes'in yel değirmenleri yerine yüksek gerilim hattı direkleri, ya da Homeros'un kötülüğü sembolleştirdiği Tepegöz (Cyclops) yerine kırımız gözlü dronlarla mücadele etmektedir. Hele dronlardan koyun postuna sarılarak kurtulması aynı şekilde Tepegöz'den kurtulan Odyseus'a içten bir selamdı.
Hikaye Don Quixote olunca, Sancho Panza olmadan da olmazdı. Halla'nın yaptıklarından bir haber olmakla birlikte, sürekli ceremesini çekmekte olan (İspanyol) bisikletçi de Erlingsson tarafından filme ustaca monte edilmiş.
Halla’nın evinde iki büyük direnişçinin portreleri bulunmaktadır; Gandhi ve Mandela. Her ikisi de barışçıl yöntemlerle Kendi özgürlük mücadelelerini sürdürüp başarıya ulaştırmış liderlerdi. Diğer ortak yönleri de Güney Afrika’nın bu özgürlük hareketlerine beşiklik etmiş olmasıydı. Kendisi soylu bir yönetici kasttan gelen Gandhi, ancak Güney Afrika’da avukatlık yaptığı dönemde bir trenden beyazlar tarafından ‘rengi onlara benzemediği için’ atıldıktan sonra ülkesine dönüp, diğer sınıfların hakları için mücadele kararı almıştı. Büyük olasılıkla Mandela’nın da örnek aldığı Hindistan hareketi aslında yine Güney Afrika’da doğmuştu denilebilir.
İzlanda Hükümeti Halla'nın bu epik direnişini yine alışılageldiğimiz yöntemlerle itibarsızlaştırma yoluna gidecektir. Ancak, evlat edinme başvurusu kabul edilen Halla'nın önüne bir ikilem çıkarmıştır; 'Dulcinea'sını mı, yoksa direnişini mi seçecektir?
Ender Şenkaya
Ödüller:
Yapım Yılı: 2018
Halla, doğasını tehdit eden endüstri devlerine karşı epik bir savaş vermektedir. Gizli direnişinin amacı, İzlanda'nn narin doğasının maruz kaldığı tehdit üzerinde farkındalık yaratmaktır. Aldığı beklemediği bir haberle hayatı değişecektir.
Tür: Dram
Yazar: Benedikt Erlingsson, Ólafur Egilsson
Kast: Halldóra Geirharðsdóttir, Jóhann Sigurðarson, Juan Camillo Roman Estrada
Imdb: 7.4
Öne Çıkanlar:
Çağdaş bir Don Quixote hikayesi Savaşan Kadın. Endüstriyel tesislerin toprağına, havasına ve suyuna verdiği ve vereceği zararlara karşı epik bir mücadeleye girişen Halla'nın öyküsünü işlemiş Erlingsson.
Aslına bakarsanız Halla'yı anlamak için olaya olayın geçtiği toprakların sahibi bir İzlandalının gözünden bakmak gerek. Halla'nın filmin çeşitli sahnelerine elini daldırdığı likenlerle kaplı ince ve kırılgan toprak parçası sadece 60 milyon yılda oluşmuş; İzlanda 60 milyon yaşında ve Dünyadaki en jeolojik olarak en genç yaşanabilir kara parçası. Eski kıta Avrupa'nın 450 milyon yaşında olduğunu düşünürsek o bir avuç toprağın ne kadar da kıymetli olduğunu belki anlayabiliriz.
Halla, epik mücadelesini yine destanların epik öğeleriyle sürdürmektedir; Cervantes'in yel değirmenleri yerine yüksek gerilim hattı direkleri, ya da Homeros'un kötülüğü sembolleştirdiği Tepegöz (Cyclops) yerine kırımız gözlü dronlarla mücadele etmektedir. Hele dronlardan koyun postuna sarılarak kurtulması aynı şekilde Tepegöz'den kurtulan Odyseus'a içten bir selamdı.
Hikaye Don Quixote olunca, Sancho Panza olmadan da olmazdı. Halla'nın yaptıklarından bir haber olmakla birlikte, sürekli ceremesini çekmekte olan (İspanyol) bisikletçi de Erlingsson tarafından filme ustaca monte edilmiş.
Halla’nın evinde iki büyük direnişçinin portreleri bulunmaktadır; Gandhi ve Mandela. Her ikisi de barışçıl yöntemlerle Kendi özgürlük mücadelelerini sürdürüp başarıya ulaştırmış liderlerdi. Diğer ortak yönleri de Güney Afrika’nın bu özgürlük hareketlerine beşiklik etmiş olmasıydı. Kendisi soylu bir yönetici kasttan gelen Gandhi, ancak Güney Afrika’da avukatlık yaptığı dönemde bir trenden beyazlar tarafından ‘rengi onlara benzemediği için’ atıldıktan sonra ülkesine dönüp, diğer sınıfların hakları için mücadele kararı almıştı. Büyük olasılıkla Mandela’nın da örnek aldığı Hindistan hareketi aslında yine Güney Afrika’da doğmuştu denilebilir.
İzlanda Hükümeti Halla'nın bu epik direnişini yine alışılageldiğimiz yöntemlerle itibarsızlaştırma yoluna gidecektir. Ancak, evlat edinme başvurusu kabul edilen Halla'nın önüne bir ikilem çıkarmıştır; 'Dulcinea'sını mı, yoksa direnişini mi seçecektir?
Ender Şenkaya
Ödüller:
- Cannes Film Festivali 2018
- En iyi senaryo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...