Translate

25 Kasım 2020 Çarşamba

Yolculuk


Yönetmen: 
  Fernando E. Solanas

İngilizce Adı: El Viaje / The Journey            
Yapım Yılı: 1991

Güney Amerika'nın en ucundaki Ushuaia'da ergenlik döneminde bir delikanlı Martin, üvey babası ve ve dar bir sosyal çevrenin getirdiği sıkışmışlığı aşmak için yıllar önce kendilerini terkeden babasının ardından bisikletiyle bir yolculuğa çıkar. Yolculuk hem kendi içine hem de kökenlerine açılan bir yolculuktur. 

Tür:     Dram
Yazar:  Fernando E. Solanas
Kast:    Walter Quiroz, Soledad Alfaro, Ricardo Bartis 
Imdb: 7.1

Öne Çıkanlar:

Cortez ve Pissaro'nun 16.yüzyılda yerlileri katlederek kendi vatandaşlarına açtıkları topraklar o günden bugüne ne huzur ne de mutluluk buldu. Kahve ve şeker kamışı plantasyonları için Afrika'dan getirilen bedava 'işgücü' zamanla demografiyi tamamen değiştirdi, farklı ırklar birbirine karışsa da kaynaşamadı. Kanla şekillenmiş tarih, o kanı akıtanlara huzur getirmedi, başkalarının yokoluşu üzerinden bir mutluluk da yaratılmadı. 

Arjantin için Güney, Rusya için Sibirya, Türkiye için Şark ne ise odur. İhmal edilmiş, en istenmeyenlerin gönderildiği ücra ve soğukla yalıtılmış bir bölge. Gözden ırak olanın unutulduğu, unutulanın da o unutulmuşluğun içine ikinci kez hapsedildiği, görünür ve görünmez parmaklıklar alanı. 

İşte o Güney'in en ucu Ushuaia, İspanyolca diğer adı ile Fin del Mundo yani Dünyanın sonu. Jules Verne'in ünlü Dünyanın Ucundaki Fener romanına konu olmuş topraklar. Sürgüne yollanan devlet görevlilerinden, istenmeyen vatandaşlara gözden ırak tutululacakların kasabası, Ushuaia. HMS Beagle'ın kaptanı Fite Roy'un ismini verdiği Beagle Channel'dan geçerken, Charles Darwin bile insanlığın bu vahşi ve ücra noktayı yalnız bırakması gerektiğine dair uyarıda bulunmuş. Zira yerli vahşi Fuegialıların çok sert kış mevsimlerinde köpekleri dururken kadınlarını yediklerini duyup nedenini sorduğunda aldığı cevap bu sonuca varması için yeterliymiş “köpek samur yakalar, kadınlar işe yaramaz, adamlar çok aç”. Fitz Roy'un bölgeye yerleştirdiği yerleşimcilerden sadece birisi, yerli Fuegiaların saldırılarından yılmayıp orada kalmayı başarmış. Darwin’e göre bu tür ilkel kabileler kesinlikle kendi hallerinde doğa içinde özgür bırakılmalıydılar. Onların hayatlarına müdahale ettiğinizde yok olmaları kaçınılmazdı. Zaten Darwin’in seyahati sırasında on bin civarında olan bir kabilenin nüfusu, 1960’da ancak yüz kişi kadar kalmış. Gittiği  hemen her yeri kurutmuş 'beyaz adam' burada da başarılı olmuş. 

Böyle ücra bir kasabada doğup büyümüş kanı kaynayan bir genç için çok gelecek vadetmeyen bu topraklar, Martin'i de bir yolculuğa çıkmaya zorlayacaktır. Hedefi kendilerini yıllar evvel terketmiş babası olsa da, önemli olan geride bıraktıklarıdır; üvey babasından, hamile bıraktığı kız arkadaşına zorla kürtaj yaptıran kişiye ve 'model okul'un yöneticilerine kadar. 

Martin'in yolculuğu yarı hayal yarı gerçek bir iklimde geçecektir. Jeoloji mühendisi olmasına rağmen, çizgi roman yapmayı seçmiş babasının karakterleri, zor anlarda Martin'in yardımında koşarlar. Bir uçtan bir diğer uca kıtayı geçerken, Martin'e kırımızlı bir genç kadın da ara sıra hayali olarak eşlik edecektir. Anlatacak ve sizinle paylaşacak kimseniz yoksa yolculuğun anlamı nerede kalır? 

Yolculuk, tüm Latin Amerika'nın, sömürü düzenini, o sömürüye maruz kalmış çaresiz ama güzel insanlarının hayatlarından kesitleri de Solanas bakışı ile sunar seyirciye. Martin'in artık babasını bulmasının önemi de kalmamıştır. Asıl yolculuk insanın içine ya da özüne yaptığı ve kendi gerçeği ile tanıştığı yolculuk hali olarak karşımıza çıkacaktır.  
 
Ender Şenkaya
Kasım 2020

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film hakkındaki izlenimlerim...