Yönetmen: Fernando E. Solanas
İngilizce Adı: Sur / The South
Yapım Yılı: 1988
1980'lerde Arjantin'de sadece politikayı değil, sosyo-kültürel hayatı da temelden sekteye uğratan askeri darbelerle parçalanmış hayatların öyküsü. Hapse atılarak sevdiği kadından çok uzağa Arjantin'in en güneyine götürülen Floreal'in aşkı üzerinden kadınına ve hayata tutunma mücadelesini başaracak mıdır? Geri döndüğünde onu ne karşılayacak daha önemlisi kendini böyle bir karşılaşmaya hazır hissedebilecek midir? Solanas, Astor Piazzola'nın enfes tangoları eşliğinde bir tutku, acı ve aşk hikayesi sunuyor.
Yapım Yılı: 1988
1980'lerde Arjantin'de sadece politikayı değil, sosyo-kültürel hayatı da temelden sekteye uğratan askeri darbelerle parçalanmış hayatların öyküsü. Hapse atılarak sevdiği kadından çok uzağa Arjantin'in en güneyine götürülen Floreal'in aşkı üzerinden kadınına ve hayata tutunma mücadelesini başaracak mıdır? Geri döndüğünde onu ne karşılayacak daha önemlisi kendini böyle bir karşılaşmaya hazır hissedebilecek midir? Solanas, Astor Piazzola'nın enfes tangoları eşliğinde bir tutku, acı ve aşk hikayesi sunuyor.
Tür: Dram
Yazar: Fernando E. Solanas
Kast: Susú Pecoraro, Miguel Ángel Solá, Philippe Léotard
Imdb: 7.3
Öne Çıkanlar:
Cortez ve Pissaro'nun 16.yüzyılda yerlileri katlederek kendi vatandaşlarına açtıkları topraklar o günden bugüne ne huzur ne de mutluluk buldu. Kahve ve şeker kamışı plantasyonları için Afrika'dan getirilen bedava 'işgücü' zamanla demografiyi tamamen değiştirdi, farklı ırklar birbirine karışsa da kaynaşamadı. Kanla şekillenmiş tarih, o kanı akıtanlara huzur getirmedi, başkalarının yokoluşu üzerinden mutluluk bir türlü bulunamadı. Oysa insanlığın tarihi, göçler üzerine kuruluydu. Ama hiç bir zaman, son beş yüzyıldaki kadar bu göçleri esaret şekillendirmemişti.
Askeri darbelerle hayatları karartılmış, türlü işkencelerle aile bağları yokedilmiş insanların yaşadığı topraklar, Güney Amerika. Biraz dinsel, biraz fikirsel farklar tarihsel sürecin Kuzey Amerika'dan tamamen farklı şekillenmesine yol açmış. Toprakların ve zenginliğin sürekli bir avuç oligarkın elinde kalmış olması, vahşi kapitalist uygulamaların da sürekli işe aç bir işgücü yaratması sonucu, Avrupalılarca keşfinden itibaren hak savunucusu güçlü bir burjuva sınıf da ortaya çıkaramamış bir toplumlar bütünü.
Floreal de, darbelerle oradan oraya rüzgarın önündeki yapraklar gibi sürüklenen bir işçidir. Buenos Aires'in banliyölerindeki yaşamı, belirsiz bir nedenle darbecilerce tutuklandığında tamamen değişecektir.
Başlangıçta karısı ile görüşmesine izin verilse de, daha sonra güneydeki bir cezaevine nakledilecektir. Arjantin için Güney, Rusya için Sibirya, Türkiye için Şark ne ise odur. İhmal edilmiş, en istenmeyenlerin gönderildiği ücra ve soğuk yalıtılmış bir bölge. Solanas'ın Güney'i de, bu yalıtılmışlığa bir atıf gibidir. Gözden ırak olanın unutulduğu, unutulanın da o unutulmuşluğun içine ikinci kez hapsedildiği, görünür ve görünmez parmaklıklar alanı.
Beklenmedik şekilde tahliye edildiğinde, Buenos Aires'deki mahallesine dönen Floreal, unutulmuşluklarının getireceği hayal kırıklığı ile yüzleşmeye hazır değildir. Kaybettiği yakın bir arkadaşının hayaleti eşliğinde kaybettiği zamana ve darbenin izlerine doğru bir yolculuğa çıkacaktır.
Ender Şenkaya
Kasım 2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...