Yönetmen: Coralie Fargeat
İngilizce Adı: The Substance
Yapım Yılı: 2024
İlerleyen yaşı ile beraber TV yıldızlığı döneminin sonuna yaklaştığını
anlayan Elisabeth, bir trafik kazası sonrası kendisine önerilen bir tür
gençlik iksirinin büyüsüne kapılır.
Tür: Fantastik, Dram, Kara Komedi
Yazar: Coralie Fargeat
Kast: Demi Moore, Margaret Qualley, Dennis Quaid
“...Hakkında konuşuluyor olmaktan daha kötü tek bir şey vardır; hakkında
konuşulmuyor olmak ...”
Oscar Wilde - Dorain Gray'in Portresi
Bir insan, -daha doğrusu yıldız- öğütme değirmeni şeklinde çalışan TV şov
dünyasında hayatta kalmak unutulmamak ile eşdeğer olsa gerek. İlerleyen
yaşlarına gelen bu dünyanın yıldızları aynı Charlie Chaplin'in karpit ışıkları
(Limelight 1952) gibi aniden sönmeye başladıklarını farkettiklerinde genelde
içinde bulundukları sanal alem dışında gerçek bir hayat tarzı kuramadıklarını da
biraz geç olarak farkediyorlar.
Elisabeth de bu vahşi kullan-at aleminin yaldızları dökülmekte olan
figürlerinden biridir. O gün geldiğinde elinde kalan tek şey çalıştığı kanaldan kendisine karton
kutuda teslm edilmiş bir kaç özel eşya olmuştur. Bu derin terkedilmiş duygusu
içinde kullandığı araç ile geçrdiği şiddetli trafik kazası sonrası yatırıldığı
hastanede eski günlerine kavuşacağı bir gençlik iksirine kavuşma ihtimalini
ciddiye alacaktır. Soru şudur; "kim böyle bir şansı geri çevirirdi?"
Filmin ilk bölümünü teşkil eden vahşi şov dünyası eleştirisinin ardından,
yönetmen Coralie Fargeat ikinci bölümü kökenleri Budizme, antik felsefeye ve
oradan da tek tanrılı dinlere kadar uzanan kimşlerince ruh-beden kimilerince
de zihin-beden ayrımı olarak nitelendirilen yani düalist düşünce tarzının modern dünyadaki olası
yansımasına ayırmış. Büyük olasılıkla Doğu dinlerinden alıntı ile ruhun
bedenden ayrı bir varlık olarak ölümsüz biçimde şekilden şekile ya da insandan
insana geçişini savunan Pythagoras ile antik Batı felsefesine, oradan da Platon'un
formlar evreni fikri yolu ile tek tanrıcı dinlere işlemiş bu kadim fikir, ikinci bölümde modern bir tartışma platformuna taşınmaya çalışılmış. Her ne ad
verilirse verilsin bu düalist fikrin özünde, 'öleceğini bilerek yaşamaya devam
eden tek canlı' olduğunu düşündüğümüz insanoğlunun ölüm gerçeği ile başetme
çabası yatar. Öz demişken filmin özgün adı olan The Substance'ın dilimize
doğru çevirisinin 'töz' olduğunu belirtmekte fayda var, yani her şeyin dış
görünüşünün -ya da kabuğunun- altında yatan cevher. Doğru çevrilmiş hali ile
bu flmi kimse izlemeyeceğinden 'Cevher' adının daha rasyonel bir tercih olduğunu da ifade edelim ve bu uzun parantezi kapatalım.
Elisabeth de her gününü doldurmuş şov dünyası yıldızı gibi baş etmesi çok
zor unutulma sendromu ile baş başadır. O dünya için de unutulmak ile
ölüm daha önce de vuguladığımız gibi neredeyse eş anlamlıdır. Bu travmatik
durumdan çıkmak için önüne -deyim yerindeyse- gökten zembille inmiş hayat
iksirini kullanmak için tereddüt edecektir; her yaşayan bilinçli canlının
bildiği gibi bu dünyada bedavaya dağıtılacak değiş tokuş değerine sahip hiçbir ürün yoktur. Ürün bedava ise de çok söylenegeldiği gibi asıl ürün kullanıcının
kendisidir. İksiri teslim almaya giden Elisabeth, teslimat noktasının yarım
açılan kapısının arasından eşiği geçerken aslında geri dönüşü olmayan noktayı
geçmiştir. Bu yarım açılan kapı belki de vereceği kararı gözden geçirmesi için bir şans sunmaktadır. Girişin karşısında önüne çıkan hamam böceği görseli de Gregor Samsa'nın
'dönüşüm' sonrası hüzünlü sonunu hatıralatacak belki de son
uyarıdır.
İksiri kullanmasının ardından Elsabeth'in 'kabuğunun' içinden tam da rekalm
edildiği gibi kendisinin daha iyi bir sürümü olan Sue - maddenin korunumu
yasalarına aykırı olarak- çıkınca, Elisabeth bile ayna da karşılaştığı yeni kendisine' hayran
olacaktır. Bu yeni ve 'daha iyi' sürümün, Elisabeth'i tamamen ele geçirip esir
alması uzun sürmez. İksirin kullanımına ilişkin süre sınırlamaları ile ilgili uyarılar da artık detaydır
ve Sue için eski kabuğa yani Elisabeth'e geri dönmek her defasında daha güçleşir. Böylelikle
Dorian Gray'in portresine öykünen filmin üçüncü bölümüne gireriz. Aynen
kendisi sürekli genç kalan Dorian Gray'in tavan aralarında sakladığı ve
yaşalanıp çirkinleşen portresi gibi, Sue da yaşlanıp çirkinleşen Elisabeth'i
gizli bölmelerde saklayacaktır. Sonuç da Dorian Gray'in acıklı sonundan farklı
olmayacaktır haliyle.
Tabii ki Hollywood modasına uygun olarak hemen her filme sokulan zombi
temaları filmin finalinde ortaya çıkınca, aslında fikirsel derinliği olan bir
yapım ucuz popülizme heba edilmese olmazdı.
Şubat 2025
Ender Şenkaya
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...