Translate

7 Aralık 2022 Çarşamba

Şeytan Yoktu

Yönetmen:  Mohammad Rasoulof

İngilizce Adı: There was no evil 

Yapım Yılı: 2020

Ölüm cezası açmazında bir despotik rejim ve bu cezayı uygulamak durumunda kalan insanların kendileri ve hayatlarına dokunmak durumunda oldukları diğer insanlar ile yüzleşmeleri üzerine dört hikaye. "Yaşam" ve "geçim"in dramatik ikileminde sıkışan insanların öyküleri.


Tür:     Dram
Yazar:  Mohammad Rasoulof
Kast:    Zhila Shahi, Baran Rasoulof, Mohammad Seddighimehr

There Is No Evil (2020) on IMDb

Öne Çıkanlar:
İran’da kemikleşmiş radikal dinciliğin çizdiği sınırlara razı gelmeyen gençlerin başlattığı hareket sonrası o gencecik insanların darağaçlarına gönderilmeye başladığı günlerde izlemek daha da zor geldi “Şeytan Yoktu”yu. İktidarın ayrılmaz parçası kudret gösterme ihtiyacının başgösterdiği hiçbir yerde aslında ayrıca bir şeytan aramaya gerek yok, demek istemiş olmalı filmini adlandırırken Rasoulof. 

Cellat ve kurban arasındaki ilişki, insanlığın karanlık tarihi kadar eski. Baltayla boyun vurmaktan, darağacının altındaki sehpayı çekmeye ya da kurbanın oturtulduğu atı kamçılamaya, giyotinin ipini kesmeye, idam mangasının önünde kurşuna dizmeye, Yedikule’de boğdurmaya, elektrikli sandalyenin düğmesine basmaya, gaz odasındaki zehrin serbest bırakan mekanizmayı harekete geçirip yavaşça altındaki suyla kimyasal reaksiyona girmesini beklemeye kadar sayısız idam yöntemi geliştirmiş insan “yaratıcılığı”.

Giderek, hemen tüm idam yöntemlerinde cellat-kurban ilişkisinde celladın anonimleştirilmesi amaçlanır olmuş. Kimi zaman celladın yüzü gizlenmiş maskelerin ardına, kimi zaman kurbanın celladını görmesi engellenmiş, kimi zaman da idam mangalarında kuru sıkıların yanında birkaç gerçek kurşun dağıtılmış. Belki de hepsi, kurbanın eğer varsa öteki dünyada celladını bulmasının önüne geçmeyi hedeflemiş olmalı, eski efsanelerdeki dillendirildiği gibi ya da en azından ümitsizce “belki de öldüren ben değildim” içselleştirmesine sığınmak ümit omuş. 

Ölen yılanın gözünde öldüren kişinin resminin kaldığını, ve bu nedenle yavrularının ya da eşinin sonunda o kişiyi bulup öldürdüklerini anlatmıştı bir halk efsanesine atıfla Metin Erksan, Yılanların Öcü’nde. O nedenle öldürülen yılanın üzerine toprak örtülüp gözlerinin kapatılması adet olmuş Anadolu’da. Aynı arkaik simgeler bugünün “modern” idamlarında da saklı olarak yaşamaya devam ediyor. Fakir Baykurt’un 1954 tarihli aynı adlı romanından uyarlama filmde küçük hesaplar peşinde koşmakta olan zalimleşmiş siyasetçi ve bürokratların yok etmek istedikleri aydınlık, güzel insanlar konu edilir. Aradan geçen üç çeyrek asırda pek az şeyin değiştiğini görmek üzücü.

Her nasıl olursa olsun, insanlığın tarih doktrini, hemen tamamı “öldürmeyeceksin” emri ile başlayan dinler tarihi ile sözümona halk adına karar veren mahkemelerin hükümlerini uygulayacak cellat-kurban ayrımını içselleştirecek bir formül üretememiş; Rasoulof’un cellatlarında olduğu gibi. “İçselleştiremiyorsan yabancılaş” formülü ile çare bulunmaya çalışılmış “modern” idam yöntemlerinde. Şafak ağarmadan kalkmak, otomobiliyle boş caddelerden geçip iş yerine ulaşmak, çayını demlemek, bir siren sesini duyduğunda düğmeye basmak, göz deliğinde platform açılmış mı diye bakmak, çayını yudumladıktan sonra, platformun (sehpanın) altına birikmiş kurbanlardan damlamış sıvıları temizlemek, çocuğunu ve eşini alarak markete gitmek, yaptığı işin karşılığı ödenen parayla sevdiklerine hoşlandıkları şeyleri almak. İçselleştirmesi hayli güç bir hayat tarzı. Genelde arkasına sığınılan “ben yapmasam başkası yapacaktı” argümanına rağmen güç. Ki, celladın, kurbanına en çok yabancılaştırıldığı ilk öyküde bile güç. Zaten idam mangasında kurbanına tetiği çekecek askerin her ne pahasına olursa olsun direnişi de sanki insanın zulme başkaldırısı haline geliyor ikinci öyküde. Diğer öyküler de sizlere kalsın. 

İdam, bir ceza yöntemi midir tartışaduralım, gencecik canların hayatlarına bir yerlerde bizim suskun bakışlarımız altında devam ediliyor. İnsanlık toplu olarak başkaldırıp bir aydınlanmaya ulaşmadan da bu zulmün durması zor gözüküyor. 


Ender Şenkaya

Aralık 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film hakkındaki izlenimlerim...