Translate

17 Nisan 2024 Çarşamba

Geride Kalanlar

Yönetmen: Alexander Payne

İngilizce Adı: The Holdovers 

Yapım Yılı: 2023

Geleneği ile ünlü yatılı bir lisede, Noel tatilini birlikte geçirmek zorunda bırakılmış otoriter bir öğretmen ile aykırı bir öğrenci, birbirlerine mecburlukları içine sıkıştıkları bu kısa dönemde anlaşabilmenin yolunu bulabilecekler midir?

Tür:        Dram
Yazar:    David Hemmingson
Kast:       Paul Giamati, Dominic Sessa

The Holdovers (2023) on IMDb

Öne Çıkanlar:
 Çocuklukta, bir babanın koruyucu kanatlarından ötede bir gereksinimi tahayyül edemiyorum.
Sigmund Freud

Katı gelenekçiliğe ve tamamen geleceğin 'aristokratlarını' yetiştirmeye odaklı yatılı bir okul, dünyada başkaldırıyla beraber kökensel değişimin şekillendiği 1970'lerin başında yeni dünyaya uyumlanabilmenin yollarını aramaktadır. Kökenleri neredeyse Akademia'ya uzanan, erkek egemen klasik değerlerle çerçevelenmiş eğitim sistemi içinde, ailelerinden ayrılmış genç erkekler için en önemli rol modeller ancak öğretmenleri olagelmiştir. Her yatılı eğitim sistemi nerdeyse antik çağlardan beri tip insan yetiştirmeyi bu yolla sağlamayı amaç edinmiştir; antik kent oklullarındadan, manastırlara, oradan ortaçağ üniversitelerine kadar. Bu nedenle olsa gerek daha ilk sahnede okul korosununn seslendirdiği ve 'Önce söz vardı' dizeleriyle başlayan ilahi, antik Yunan'ın 'logos'una veya 'söz'üne yani eğitimin ve aklın öne çıkarılmasının tam temeline bir gönderme, sözden matığa geçiş sürecinin simgesel niteliğini taşımaktadır.

Böyle bir eğitim kurumunun antik Yunan ve Roma temelli uygarlık tarihi dersini vermekte olan ve tüm hayatı eğitim kurumuna adanmış Paul Hunham için de bu geçiş süreci daha sancılıdır; bir tarafta ilkeleri diğer tarafta kurumun bağışçıları ve onların 'ayrıcalıklı' çocukları arasında sıkışmıştır. Kadınlarla ilişki kurmasını zorlaştıran biyolojik koku problemi nedeniyle aile kuramamış olması belki de babalık duygularını bilinçaltında baskılamasının nedeni gibi gözükmektedir. Böyle bir dönemde karşısına ailevi sorunlardan belki de tek kaçış yolu olarak görülen yatılı bir okula -ki daha öceden atıldığı iki okuldan sonra- gönderilmiş ve yine annesi ve üvey babasının farklı planları nedeniyle Noel'de evine gidemeyecek olan Angus Tully ile başbaşa kalması gerekmiştir. Tully, otoriterliğe başkaldırışın sembolü olmuş 1970'lerin ruhunun, geleneksel ve otoriter bir eğitim kurumunda vücut bulmuş halidir sanki. İki karakterin çatışması da kaçınılmazlığı içinde Payne'nin filminin odak noktasına oturmuştur.

Nasıl ki vatandaşlarının babası olmaya soyunarak her şeyi kontrol etmeye odaklanmış otoriter devlete başkaldırı 68 öğrenci olayları ile Avrupa'da doruğa çıkmış ve Martin Luther King'in aynı yıl öldürülmesiyle farklı boyutta Amerika kıtasına sıçramışsa, Tully'nin başkaldırısı da sembolik baba figürünü oynamaya çalışan Hunham'a karşı benzer nedenlerle ama mikro ölçekte gerçekleşmiştir. Bu hali ile yatılı okul da geleneksel otoriterlik içinde ki dünya düzeninin mikro ölçekteki bir modeli olmuştur. 

İkilinin arasına,  Vietnam savaşında hayatını kaybetmiş oğlunun derin acısından uzaklaşmamış okulun siyahi aşçısı Mary Lamb girecektir. Lamb, Barton tarzı bir okulda kadınlara düşen sekreterlik ve aşçılık gibi ikinci derece görevlerden birini üstlenmiş olsa da, dominant karakteri ile Hunham üzerinde etkilidir. Çocuk sahibi ve 'baba' olamamış Hunham, oğlunu kaybetmiş Lamb ve baba özlemini taşıyan Tully farkında olmayarak çekirdek bir ailenin sorunları içinde bulmuşlardır birbirlerini. Lamb kısa sürede çatışan ikilinin empati yapmalarını sağlayan bir katalizör olacaktır. 

Lamb'in katalizör etkisi gittikçe Hunham ve Tully'nin davranışlarının farklı şekilde biçimlenmesine neden olur. Freud'un ergenlikte ortaya çıktığını iddia ettiği 'babayı öldürme dürtüsü'nden kaynaklanan babaya başkaldırının, ileri yaşlarda babayı anlamayla birlikte onu rol model olarak benimseyen 'babaya dönüş' davranış örüntüsünün tamamı bu kısa süreli ilişkide hızlandırılmış şekilde ortaya çıkacaktır. 

 
Ender Şenkaya

Mayıs 2024



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film hakkındaki izlenimlerim...