Translate

3 Nisan 2024 Çarşamba

İlgi Alanı

Yönetmen: Jonathan Glazer

İngilizce Adı: The Zone of Interest 

Yapım Yılı: 2023

Çiçekleri, havuzları, ağaçları, çocuk oyun alanları ile adeta bir cennet bahçesi oluşturmuş mutlu bir anne-baba ile gürbüz çocuklar, hem de II.Dünya Savaşı'nın göbeğinde Auchwitz'de. Toplama kampının komutanı Rudolf Höss'ün katliamın kıyısındaki sıradışı aile yaşantısının öyküsü.

Tür:     Dram
Yazar:  Jonathan Glazer, Martin Amis
Kast:    Christian Friedl, Sandra Hüller

The Zone of Interest (2023) on IMDb

Öne Çıkanlar:
 İnsanın doğadan ve kendinden her türlü öz-yabancılaşması, onun doğa, kendisi ve öteki insanlarla kurduğu ilişkide açığa çıkar.
Karl Marx

Özü itibari ile yaşam bir mekana gereksinim duyar ve o mekanı elde etmek için çok farklı yöntemlere başvurur. Zira sorun genelde kaynakların kıtlığından ortaya çıkan ekonomik ilişkilerden kaynaklanır. Tek hücrelilerden çok hücrelilere ve insan gibi kompleks organik yapılara kadar bu ekonomik gereklilik temelinde farklı göstermeksizin mekan çatışmasını ortaya çıkarır. Filmin yanlış çevrilen ismi "İlgi Alanı değil" bu nedenden ötürü de "Çıkar Alanı" olmalıdır. İnsanlık tarihi, bu mekan paylaşımı nedeniyle çoğu zaman  onbinlerin gözleri önünde işlenen nice katliama şahitlik etmiştir. Büyük bölümü ideoloji, din ve inanç adına tarihe sürülen bu kara lekelerin, her zaman bir şekilde uygulayıcıları ve seyircilikten de öteye geçen alkışlayıcıları da olagelmiştir. Yaşamın gücü kendini dile getirmek, göstermek ister. Bertrand Russell'ın da ifade ettiği gibi, bu güç gösterme motivasyonu insanoğlu özelinde, yemeğini yedikten sonra köşesine çekilip tekrar acıkmayı bekleyen boa yılanının motivasyonunun hayli üzerindedir.

Hemen her yasanın arkasında toplumları domine eden bu kontrolü zor güç gösterme motivasyonunu bastırmak vardır; her ne kadar Kalikles ve ona öykünen Nitezsche'nin hem fikir olduğu gibi yasaların temel amacı üstün olanı altta olana indirgimek gibi gözükse de. Zira Hobbes'a atfedilen deyişle, "insan insanın kurdudur" ve bir sözleşme bağı olmadığı zaman toplumlar herkesin herkesle savaştığı "doğa durumu" içinde yer alırlar. Uluslararası ilişkiler açısından da durum daha karmaşıktır, çünkü ülkeler her zaman birbirlerine karşı "doğa durumu"nda yer alırlar. İlk kökeni Imanuel Kant'a kadar uzansa da, Birleşmiş Milletler fikri farklı milletleri bu doğa durumundan çıkarmak için ancak II.Dünya Savaşı sırasında yaşanan acılardan sonra vücut bulabilmiştir. BM'nin uygulanamayan "güç kullanımı yoluyla toprak elde etmenin" yasaklandığı sözleşmesinin temel amacı budur.

Aynı toplum içinde varolan insanların ortadan kaldırılması ise, o toplumun temel sözleşmesini toptan ortadan kaldırmak ile mümküdür. Bu tür bir ortadan kaldırışın mekanizması da ötekileştirme, yabancılaşma, içselleştirme ve meşrulaştırma yöntemlerinin sırasıyla uygulanmasından geçer. Kitlelerin en kolay kabullendiği ötekileştirme yöntemi dil, ırk ve dinsel olarak ayrım yaratmadır ve yüzyıllardır değişmez şekilde istenen sonucu vermiştir. Bir kez ötekileştirme başarılı oldu mu, ortadan kaldırılacak taraf artık öznelikten nesneliğe dönüştürülerek eylemi yapacak kitle için yabancılaştırılır. Artık empati ortadan kalkmış, verilecek kirli emirleri uygulayacak kitle hazırlanmış olduğundan eylemlerini içselleştirilmesi de sorun olmayacaktır. Tüm toplum bu şekilde hazırlandığında kitlesel olarak işlenecek suç da suç olmaktan çıkar ve meşrulaşır. Artık yürürlüğe "de-facto" farklı bir sözleşme girmiştir.

Rudolf Höss ve ailesi  her tür empati duygusundan uzaklaştıkları için yapılmakta olan katliamı günlük ve sıradan endüstriyel bir olay olarak kabul etmişlerdir. Ne gün boyu yanıbaşlarında çalışan fırınların harlı sesi ne de -filmde duymasak bile- kilometrelerce öteye kadar yayıldığı anlaşılan yanmış et kokusu onları rahatsız edebilir. Endüstriyel devrimle ortaya çıkan, emek ile ürün arasındaki yabancılaşan ilişki bu konuda da farklı boyutta devam etmektedir. Fırınlar ve canlar endüstriyel ilişkilere indirgenmiştir ve konular sadece mühnendislik sorunlar bakımından ele alınmaya başlamıştır. 

Ancak, bu yaşananlara dışarıdan gelenlerin uyum sağlaması mümkün olmayacaktır, zira bu aşamaya kademe kademe geçilmiştir ve yeni gelenler için yukarıdaki mekanizmalar çalışmaz. Höss'ün bahçesindeki süs havuzunda kullanılan duş başlığı, gaz odalarında kullanılan başlıklardan farklı değildir ve sadece işlevini yerine getiren bir suç aleti değil makine parçasıdır. "Cennet Bahçesi"nde sık sık uzaklardan gelen bir orkestra sesi duyulur. Bu orkestra, trenlerin geldiği Birkenau'da işe yarayıp çalıştırılacak zanaatkarlarla "işe yaramadıklarından" dolayı gaz odaları ve fırınları hak etmiş diğerlerinin ayrıştırıldığı alanda yine Yahudi müzisyenlerden oluşturulmuş özel işlevli bir birliktir. Gaz odalarına gönderilenlerin yatıştırılıp direniş göstermelerinin önüne geçecek bir mühendislik işlevi dışında birşey değildir bu. Kampın kapısında çalışmanın özgürlüğe giden yol olduğunu ifade eden "Arbeit Macht Frei" yazısı da bilinçaltındaki özgürlük için direniş fikri sahte umutlarla yok etmek üzere planlanmıştır. 

Savaşın sonuna doğru gelinen aşamada, yabancılaşma Rudolf Höss için o kadar ileri gitmiştir ki, katıldığı sıradan bir davette orkestra eşliğinde dans etmekte olan "seçkin" davetlilere yukarıdan bakarken aklına gelen tek şey, o yükseklikten bu insanları gazlamanın mümkün olup olmadığına odaklanan bir mühendislik sorunudur. Eylemleri artık ayrım gözetmeyen şartlı bir refleks halini almıştır; orkestra sesi sadece gaz odaları fikrini tetiklemektedir.

Bu acıları yaşamış bir ulusun, bugün benzer acıları orantısız güç sergileyerek komşularına uygulamaya devam etmesi, insanoğlunun kökenlerinden gelen içsel davranış kalıplarının açıklanabilmesinin ne kadar uzağında olduğumuzun bir göstergesi değil de nedir?

Ender Şenkaya

Nisan 2024




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film hakkındaki izlenimlerim...