Translate

1 Mayıs 2024 Çarşamba

Mükemmel Günler

Yönetmen: Wim Wenders

İngilizce Adı: Perfect Days

Yapım Yılı: 2023

Tokyolu bir umumi tuvalet temizleyicisi olan Hirayama, yaşamdaki huzuru doğanın döngüselliğini takipte bulmuştur. Güneşi içine çekerek uyandığı birbirinin tekrarı olan her gün onun için kasetlerini dinlemesini, kitaplarını okumasını sağlayan gerçek bir nimettir.  

Tür:       Dram
Yazar:    Wim Wenders, Takuma Takasaki
Kast:      Koji Yakusho, Tokio Emoto, Arisa Nakano

Perfect Days (2023) on IMDb


Öne Çıkanlar:
 Güzellik, mükemmel haldeki Doğa'dır, en büyük özelliği de döngüselliğidir.
O.Henry

Her güne, bir gün önceden kalanlar temizlenircesine sokağının süpürülmesinin sesi ile uyanmak, traş olup kapısına vuran ilk güneşi kucakladıktan sonra aynı otomattan aldığı kahveyi yudumlarken sevdiği bir kaseti dinleyerek temizleyeceği tuvaletlere doğru yollanmak. Öğlenleri -Japon geleneğince budanmamış aynı parktaki ağaçların altında oturup, tepesine süzülen gün ışığının yarattığı gölge hikayeler eşliğinde yemeğini yemek. Akşam olduğunda hep aynı büfeden aldığı yemekten sonra onsende(*) kutsal addedilen Fuji Dağının imajı önünde yıkanıp evinde kitaplarına kavuşmak. Sonraki gün ve bir sonraki gün, ta ki günlük döngünün haftalık döngüye yerini bıraktığı Pazar gününe kadar rutinini hiç bozmamak. Sanki Harold Ramis'in 1993 yılı yapımı Ground Hog Day'inin (Bugün Aslında Dündü) mekansal farklı bir örneğini izler gibiyiz; tek farkla ki, Ramis'in Phil'inin (Bill Murray) aksine Wenders'in Hirayama'sı (Koki Yakusho) bir anomalinin tutsağı değil kendi özgür seçimlerinin sonucunu yaşayan bir birey olrak karşımıza çıkmaktadır. 

Hirayama işine aracıyla yolculuk ederken sürekli karşısına Tokyo'nun en yüksek yapısı olan İletişim kulesi fallik bir öğe olarak çıkmaktadır; sanki kurtulmak istediği maskülen Japon kültüründen(**) kaçışı olamayacağını her daim anımsatır gibi. Oysa hergün temizlediği özgün tasarımlı umumi tuvaletlerin  yer aldığı bölgede bulunan ve Japonların aslının üçte biri kadar çelik kullanarak inşa ettikleri taklit Eiffel Kulesi hiç gözükmez. Wenders bu taklit kuleye Maupassant muamelesi(***) yapmış gibidir. Aracındaki kasetlerden en çok dinlediği Animals'ın 'House of the Rising Sun' parçası da aslında başlıbaşına kendisini 1945 öncesinde 'güneşin oğlu' olarak niteleyen hükümdrın Japon İmparatorluğunu temsil eder gibidir.

Hirayama huzurun ve mutluluğun sırrını aynen ışıkta ve ağaçlarla simgeleşmiş doğada olduğu gibi değişmez bir döngünün içinde bulmuş gibidir. Her sabah yeniden ve geçmişin üzüntülerinden arınmış halde doğmakta, akşamları da yarın için belirsizliklerden doğan endişeleri taşımadan kafasını yastığa koymaktadır. "Geçmiş ve gelecek zaman yoktur, anılardan oluşan geçmişin şimdiki zamanı ile, beklentilerden oluşan geleceğin şimdiki zamanı vardır" diyen Augustine'nin öznel zaman kavramı içinde yaşar gibidir, Hirayama. Huzurun sırrı da işte bu geçmişin ve geleceğin içine sıkıştığı "şimdiki zaman" içindedir; aynen döngüsellik içinde aynı müziği çalmaya devam eden kasetleri gibi. Sürekli şimdiki zamanda yaşayan birisi için kol saati taşımanın önemi de sabah uyanıncaya kadardır; işe giderken evde bırakılır. Bu sıradışı karaketeri aracalığıyla, sürekli ileriye doğru koşmakta olan insanoğluna da durup, ellerinde olanları içine sindirme çağrısı yapmak ister gibidir, Wenders. 

Bu bakış açısını eleştiren çevreler Wenders'i, bir tür "elinde olanla yetinme" fikrini topluma aşılayarak kapitalist sisteme başkaldırma güdüsünü çürütmeye çalışmaka suçlayabilmişlerdir. Oysa, Hirayama'nın kız kardeşi ile buluştuğu sahnede tam tersine bir bilgi gizlenmiştir. Son derece lüks bir hayatın içinden gelen kız kardeş, Hirayama'nın halen nasıl olup da tuvaletleri temizleyerek hayatta kaldığına şaşırdığını ifade edecektir. Bu diyalog, kardeşlerin, -Hirayama'nın geride bıraktığı anlaşılan- ortak ve kapitalist bir geçmişi paylaştıklarını ima etmektedir. Hirayama olasılıkla çok mutsuz olduğu bu yaşam biçimini terk ederek kendisine kasetlerden ve kitaplardan oluşan bir dünya kurmuş gibidir. Yani Wenders'in vermeye çalıştığı mesaj, eleştirilerin aksine kapitalist düzen dışında da mulu olunabilecek bir yol olabileceği gibi gözükmektedir. 


Ender Şenkaya
Mayıs 2024

* Onsen: Japonların hemen her yerde rastlanan kaplıca hamamları. Volkanik doğadan kaynaklanan ve topluca kullanılan bu havuzlara tamamen çıplak girilir; geleneğe göre kutsal sayılan bu sıcak su ile insan teni arasına yabancı bir maddenin girmesi istenmez. 

(**) Hofstede ve Inglehart gibi kültür araştırmacıları yaptıkları sınıflandırmalarda Japonları maskülen olarak nitelemektedirler; kadın-erkek eşitliğinin önemsenmediğ, rekabetin öne çıkarıldığı bir kültürel örüntü belirtilir.

(***) Maupassant Eiffel kulesinden nefret ettiği için, her öğle yemeğini kuleyi görmediği tek yer olan yine kulenin üzerindeki bir restoranda yermiş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film hakkındaki izlenimlerim...