Yönetmen: Spike Jonze
İngilizce Adı: her
Yapım Yılı: 2013
Yürümeyen ilişkilerinden dolayı kendisini kurduğu elektronik dünya içinde
sosyal ilişkilerden yalıtmış halde yaşaya Theodore, piyasaya yeni sürülen
etkileşimli ve sezgisel yapay zeka teknolojisi ile çalışan bir işletim
sistemi ile tanıştıktan sonra, içindeki boşluğu bu şekilde doldurabileceğini
hisseder.
Tür: Dram
Yazar: Spike Jonze
Oyuncular: Joaquin Phoenix, Amy Adams, Scarlett Johansson
"Tanrı eli ile üretilmiş bu bedenin, insanoğlunca icat edilip üretilecek
olası her makineden kıyaslanamaz şekilde üstün olarak imal edildiğini ve
daha pek çok övgüye değer hareketi kapasayan bir makine olduğu
anlaşılacaktır."
Rene Descartes - Yöntem Üzerine Konuşma 1637
Aşağıdaki yazının ana metnini oluşturduğum 2017 yılından bugüne yapay zeka
alanındaki gelişmeler tahmin edilenin çok ötesinde bir hızla hayatımıza
girmeye başladı. Üzerinden geçen yedi yılda, "bu da olamaz artık" denilen
fikirler bugün çoktan hayatımaza girmiş durumda. Yapay zeka alanındaki
gelişmelerin, belli kesimlerce insanlık önünde varoluşsal bir tehdit olarak
algılanır olsa da, ürkek ama hız kesmeden devam edeceğini anlamış
durumdayız.
Arthur C.Clarke ve Stanley Kubrick'in, HAL 9000'i kurguladıkları Bir Uzay
Destanı 2001'in üzerinden geçen 50'yi aşkın yıl sonrasında, yapay zeka
Hollywood için biçilmiş kaftan bir ortam yaratmaya devam ediyor. 2013'te
'Her', 2014'te Alan Turing'in hayatı üzerine 'The Imitation Game', yine Turing
testi üzerine kurgulanmış 'Ex-Machina' ve sonrasında da yapay zekalı olmasa da
zekası zorlama ile yükseltilmiş Lucy, düşünen makineler ya da üstün zekalar
ile etkileşimimizi sorgulayan güçlü filmler olarak öne çıktılar. Bu
tartışma bugün itibari ile, Musk ve Zuckerberg gibi en inovatif beyinlerin
Open AI gibi Chat GPT'nin arkasındaki dev yapıların çarpışma alanına dönüşmüş
durumda.
Daha önce, Turing testi -ben ona Robo-sapiens-sapiens testi de diyorum; yani
düşündüğünü düşünen robot :)- ve Ex Machina'daki öz farkındalık üzerine bazı
fikrilerimizi bu sayfalarda sizlerle paylaşmıştım. Şimdi de, Ex-Machina'nın
bir yıl öncesinde çekilmiş Her (Aşk olarak çevrilmiş Türkçeye) filmi ile yapay
zeka-insan ilişkisi üzerine düşünmeye devam edelim. Geç seyredilen filmlerin
bazen yorumlamada avantajı olabiliyor. Düşündüğünü düşünmesinden başka
varlığına dair bir kanıta inanmayan ve insanların aslında birer makina
olabileceklerini hayal eden Descartes, bugün yaşasaydı sanırım bu tartışmalara
"hala mı aynı konu?" şeklinde serzenişte bulunabilrdi.
Doğru, film bir aşk hikayesi, ancak isminin Türkçe'ye"Aşk" olarak çevrilmesi
son derece absürt. Yazımıza HAL 9000'den (Bir Uzay Destanı) bahsederek
başlamamızın bir nedeni var. Kubrick ve Clarke, HAL'nin açılımını biraz
zorlama ile Heuristically programmed ALgorithmic Computer (yani Sezgisel
etkileşimli programlanmış algoritmik bilgisayar) olarak veriyorlardı. Bazı
yorumcular göre ise, filmin gizli sponsoru IBM'in harflerinin bir öncesşndeki
harflerle değiştirilmesinden başka birşey değildi. HAL'in en sıradışı
özelliği, "heuristic" yani sezgisel ve etkileşimli olması. Bu açıdan
bakıldığında kanımca 'Her'ün tek anlamı Heuristic'in kısaltması olabilir.
Çevirenler bu göndermeyi anlasalardı, filmin Türkçe adını Sezgi / Etki olarak
koyarlardı sanırım.
Eşinden boşanmak üzere, yalnız bir adamdır kahramanımız Theodore Twombly.
İçindeki boşluğu, başkaları adına yazdığı mektuplarla hayatını kazandığı işi
vasıtası ile kısmen de olsa doldurabilmektedir. Böyle bir bunalım döneminde,
piyasaya yeni sürülmüş etkileşimli işletim sistemini bilgisayarına yüklemesi
ile monoton hayatı renklenmeye başlar. Bir kablosuz kulaklıkla (Apple
ear-pod'ları çıkarmadan üç yıl önce) bilgisayarı ile iletişim kurarken, artık
hislerini ve istediklerini anlayıp, ona en mutlu olacağı şekilde cevap veren
bir SES vardır hayatında. Tabii burada, iç gıcıklayıcı bu sesin Scarlett
Johansson'a ait olduğuna ilişkin bir parantez açmakta fayda var.
Ex-Machina'da seksi robot Ava'nın yaratıcısı Nathan'ın dediği gibi; "içinde
cinselliğin bir an bile olmadığı bir etkileşim düşünülemez". Yani AI
yaratıcıları, insan-makine etkileşimini güçlendirmek için işin içine
cinselliği bir şekilde katıyorlar bu film özelinde. Theodore ile Samantha'nın
ilişkisi de bu yönde giderek duygusallaşarak ilerliyor. Theodore benzer
duyguların yakın iş arkadaşları tarafıdnan da yaşandığını öğrendiğinde bu
sıradışı durumu içselleştirir; artık Samantha'yı diğer arkadaşları ile
görüşmelerinde partneri olarak yanında götürmeyi bile yadsımayacak hale gelir.
Bununla birlikte, gerçek ilişki denemelerini de yüzeysel hatta sıkıcı bulmaya
başlaması çok sürmez.
Yapay bir zeka, kısa sürede insanın vazgeçmesi güç bir parçası haline
geliverişini görüyoruz. Yüzyılın başında yalnız insanların tutkusu haline
gelen "chat odaları", form değiştirmiş organikten inorganike dönüşmüş halleri
ile karşımızdadırlar. Bugünün tartışmaları da yapay zekanın insan ile
etkileşiminde nereye kadar gideceği üzerine değil mi? Yapay zeka Samantha
artık artık Theodore'un hayat arkadaşı olmuştur; ruhunun derinliklerini
anlamakta ve içindeki boşluğu tedavi etmektedir. Bu yeni ve beklenmedik
durumun keyfiyle, uzun süredir beklettiği boşanma evrakını da hızlıca
imzalayacaktır, Theodore.
Hiçbir mutluluk sonsuz olmayacağı gibi, Theodorun Samantha ile yaşadığı mutlu
anlar da uzun sürmez. Samantha'nın kendisi ile tanıştırdığı başka bir yapay
zeka programından sonra, kendisine ait işletim sistemini de kıskanmaya
başlayacaktır. Kıskanç ve egosu şişkin HAL 9000'in anti tezi, değil mi?
İşler, Theodore'un, yalan söyleyemeyen Samantha'nın aynı anda yirmi küsur bin
kişi ile görüştüğünü, ve bunlardan birkaç yüzü ile benzer özel bir ilişki
yaşadığını öğrenmesi ile yıkıcı hale gelecektir. Bu duygusal yıkıcılığın,
Frank Herbert'in başyapıtı Dune'da öngördüğü, SES'in yıkıcılığının tersi olan
-tabiri caizse- "fethedici" bir yanı olduğunu ilave edelim. Yeteri kadar
"spoiler" verdik. Filmin sonunu da anlatmayalım.
Bugünkü yapay zeka tartışmaları daha çok yapay zekanın insan için fiziken
zararlı olup olamayacağı üzerine odaklanıyor. 'Her', olayı duygusal yıkımlara
taşıma olasılığını irdeleyerek getirdiği farklı bakış açısı ile bu
tartışmalardan ayrışıyor. En iyi senaryo Oskarını boşuna almamış yani.
Çok yakında, Scarlett Johansson'ın seslendirdiği bir Siri ile karşılamamız
şaşırtıcı olmayacak gibi durmakta.
Ender Şenkaya
Ekim 2024
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...