Translate

22 Mart 2022 Salı

Siyah Beyaz


Yönetmen:  
Rebecca Hall

İngilizce Adı: Passing

Yapım Yılı: 2021

1920’ler New York’unda yolları tekrar kesişen iki lise arkadaşı melez kadının, ırk ayrımcılığının zirve yaptığı günlerde kurdukları tamamen farklı hayatlar, birbirlerine yaklaştıkça gerilim kaynağı olmaya başlayacaktır. . 
 

Tür:     Dram
Yazar:  Rebecca Hall, Nella Larsen (romanından uyarlama)
Kast:    Tessa Thompson, Ruth Nega

Passing (2021) on IMDb



Öne Çıkanlar:

İki eski çok yakın arkadaş, tamamen farklı biçimlere evrilmiş hayatların zıtlığı; Siyah ve Beyaz. Nadiren bir filmin Türkçe isimlendirmesi özgün adının verdiği anlamın ötesinde değer kazanır. Irene ve Clare’in yıllar sonra tesadüfen kesişen hayatları, aslında ırk ayrımının zirve yaptığı bir dönemde neredeyse tamamen zıt bir şekilde gelişmiştir. Her ikisinin de melez kökeni, beyazların yaşam alanlarında daha rahat hareket etmelerine neden olurken, Clare siyahi kimliğini tamamen reddetmiş, hatta ırkçılığı ön planda olan bir beyazla geçmişini saklayarak evlilik yapabilmiştir. Irene ise siyahi üst tabakadan kocası ile o zamanların nezih ama “siyahi” semti Harlem’de mutlu bir hayat sürdüğünü düşünmektedir.   

Kökenler nereye kadar reddedilebilir? İnsan geçmişini tek kalemde silebilir mi? Clare, Irene’nin Harlem’deki son derece sosyal hayatının içine girmeye başladıkça yaptığı seçimlerle aslında kendisini ne kadar büyük bir yalnızlığa mahkum etmiş olduğunu kavramaya başlar. Yaşamya başlamış olduğu “beyaz” hayat, -ne kadar gösterişli gözükürse gözüksün- Irene’nin “siyah” cemiyet hayatının oldukça gerisindedir. Irene ise kurduğu ve kök saldığını düşündüğü bir hayatın içine bu “çok yakın yabancının” girişi ile sarsılacaktır; yoksa tüm hayatı kırılgan bir aldatmaca mıdır? Clare’in varlığı, kendi aile ilişkilerinin de ne kadar kırılgan olabilceğini göstermiştir. Güçlü ve popüler imajı sarsıldıkça gücünün de azaldığını fark etmeye başlayacaktır. Diğer yandan, siyahi toplumun dai kendi çinde tabakalaşma başlayıp, “öteki hayat”a öykünme arttıkça aslında, kulüpleri, cemiyetleri, partileriyle diğer hayatın bir taklidinin ortaya çıkması da kaçınılmaz oluvermiştir. Irene’nin yarattığı bu popüler hayatın kırılganlığının kökeninde, kendi farkında olmasa da bu taklit yatsa gerektir. 

Özünde benlik adını verdiğimiz kavram, ne kadar aksini düşünmeye çalışırsak çalışalım, dış görünüşümüz ve çevre tarafından şekillendirilen bir olguya dönüşür. Sadece zihnimizde olmaktan çıkıp, başkalarının zihininde nasıl algılanmak istediğimize dair bir gerilim halini alır. Belki Heidegger’in tanımı ile “dünya içinde oluş” haline geçilir. “Kendi kendini şekillendiren” insan olma halinden, “çevre tarafından şekillendirilen” insan haline geçiştir bu yani;  bir tür “Passing” halidir. Kendi kendimizin görüntüsünün yerini, öteki içindeki görüntümüz almaya başlayıverir. Çok ciddi bir ayrımcılığa ve bundan kaynaklanan baskıya maruz kalmayan toplumlarda yaşayanların, bu “geçiş halini” algılaması daha da güçleşmektedir; anlamak yerine yargılamak daha kolaydır.  


Ender Şenkaya
Nisan 2022

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Film hakkındaki izlenimlerim...