Köpeğin Pençesi

Yönetmen:  Jane Campion

İngilizce Adı: Power of the Dog

Yapım Yılı: 2021

Parlak eğitim geçmişini bir yana bırakarak çiftliğinde hayatını çocukluk idolünün hatırasının gölgesinde sert bir “cowboy” olarak geçiren Phil Burbank’ın hayatı, kardeşinin eve yeni evlendiği eşi Rose ve onun oğlu Peter’i getirmesiyle sertlik  ve kırılganlık arasında bir mücadele alanına dönüşür. 

Tür:     Dram 

Yazar:  Jane Campion, Thomas Savage (roman uyarlaması)

Kast:    Benedict Cumberbatch, Jesse Plemons, Kristen Dunst 

Öne Çıkanlar:

Uçsuz bucaksız, toz ve pislik içinde, silahı olanın kuralı koyduğu topraklar ve o topraklarda, hayatları yetiştirdikleri hayvanlara bağlı olan, Eski Dünya’dan son ümit olarak buralara göçmüş sert insanların sahiplendiği bir kıta; bilinen adıyla Vahşi Batı. Hayatta kalmaları, ancak acımasız bir güç sahibi olmalarıyla mümkün insanlar ve o şekilde görünmek zorunda kalanların öyküleri iç içe geçiyor Köpeğin Pençesi’nde. Bir tür, kırılganlığın acımasızlığa ve zorbalığa karşı öte yandan da saklı iç dünyaların görünür dünyaya karşı mücadelelerinin hikayesi.

Zor ve sert adamların ülkesinde, tıp öğrencisi Peter için alkol bağımlısı annesi Rose'un zengin George Burbank ile yaptığı evlilik başlangıçta bir koruma perdesi gibi gözükse de, George'un kardeşi Phil'in kurduğu sert hayat tarzına uyum sağlamasının güç olacağı aşikardır. Bu sert dünyada kırılgan ve narin insanların hayatta kalmaları ya bir hamiyle ya da ardına saklanacakları bir maske bulmaları ile mümkündür. Rose, alkole karşı zaafını böyle bir maskenin ardında uzun süre saklayabilmiş olsa da fiziksel olarak da ince yapılı Peter için böyle bir gizleniş son derece zordur. Onun tek silahı bilgisi, sınırsız sabrı ve bu kırılgan dışavurumun altına sakladığı acımasız ve kindar ruhudur. 

Phil Burbank de aslında, narin iç dünyasını acımasızlığın ve sertliğin maskesi ardına başarıyla saklayabilen bir kişiliktir.  Phil, çocukluğunda duygusal olarak da bağlandığı  anlaşılan rol modeli Bronco Henry'nin adeta gölgesinde bir hayat yaşamaktadır. Tüm yaptıkları idol olarak benimsediği bu kişiliği tatmin etmeye adanmıştır sanki. Peter'ın, Bronco'nun aslında bir eşcinsel olduğunu keşfetmesi çok sürmeyecektir. Phil'de de Peter'a karşı bir yakınlaşmanın başlaması uzun sürmez haliyle ama aksine Peter'ın içinde Phil'e karşı kin giderek büyür. Bu hali ile tüm kahramanlar, iç dünyaları ile dışavurdukları görünüşleri açısından tezat teşkil etmektedirler; narinlikler acımasızlığa, acımasızlık kırılganlığa, zayıflıklar güç gösterisine dönüşmüştür. 

Tüm bu tezatların farkında olan Phil için, dünya sahte bir sahnedir; rol modeller, rol yapanlar, olmadıkları gibi görünenler ile en azından ne olduklarını saklayanlar arasında bir tiyatro oyunu devam etmektedir. Parlak öğrencilik geçmişini yok sayıp duygusal olarak bağlandığı idolünü kişiliğinin içine nakşetmiş, o da kendi sahte dünyasını bu şekilde yaratmıştır. Onun için dış dünya son derece güvenilmezdir; tabi kardeşi George'un kurmak istediği aile hayatına bakışını da bu şüphecilik şekillendirir. Şüphecilik, Phil'in dış dünyaya karşı geliştirdiği özel bir kalkan duvarıdır. Bu kalkanın Bronco ile olan ilişkisinde ilk kez düştüğü anlaşılmaktadır. Kalkanın ikinci düşüşünün ise Phil için ölümcül sonuçları olacaktır; Peter sabırla bu duvarın inmesini bekleyecek, şarbon mikrobunu taşıdığı deriyi Phil'in ellerine tutuşturmakta hiç tereddüt etmeyecektir. 

Dış dünyanın bize biçtiği belli rolleri benimseyip belli kalıplara girmeye çalışan hepimiz aslında hayatlarımızı çevreye uyum sağlamaya çalışan bukalemunlar gibi geçirmiyor muyuz? Kaçımız diğerlerini hatta kendisini bile yeterince tanıdığını iddia edebilir? 

Ender Şenkaya

Mayıs 2022