Yönetmen: Ömer Kavur İngilizce Adı: Secret Face
Yapım Yılı: 1991
Kendisinden pavyonlarda çektiği protre fotoğraflarını her sabah getirmesini
isteyen gizemli kadının büyüsüne kapılan fotoğrafçı, kadının aradığı "yüz"ü
bulmasıyla şehirden ayrılmasının ardından onun peşinde Anadolu'nın ücra
kasabalarına doğru yola çıkar.
Tür: Dram
Yazar: Orhan Pamuk
Kast: Zuhal Olcay, Fikret Kuşkan, Rutkay Aziz
Öne Çıkanlar:
Bir çehrenin tutkunu olmuş güzel bir kadın ve ona o "çehre"yi sunmak
için azmetmiş bir fotoğrafçı. Sabah buluşmaları ve giderek kadının
tutkusunun fotoğrafçının kadına olan tutkusuna dönüşmesi. Başarmanın bir
yerde "kaybetmek" anlamına geldiği ümitsiz bir durum olsa da, Homeros'un
kahramanları gibi her iki insanın da bu gidişe müdahil olmayı
denemeksizin kabullenilmiş alınyazılarına doğru kararlı yürüyüşlerinin
öyküsü Gizli Yüz.
Fotoğrafçı aranan o "çehre"yi bulduğunda aslında kaybedeceğini, kadın ise
"alınyazısının" peşine düşecek oluşunun önüne geçemeyeceğini
bilmektedirler içten içe bu ilişkiye soyunduklarında. Bu halleri ile
adeta bir Yunan tragedyasının kahramanlarına dönüşmüşlerdir. Doğal
olarak da birbirilerini kaybedecekleri ve tesadüflerin eseri tekrar
bulacakları bir yolculuk daha başından kaderleri haline gelmiştir. Aradığı
"yüz"ü bir saatçi olarak bulan kadının, kalpler şehrinden (Kara Kitap'ın
"şehr-i kalb"i ) ayrılarak tutkusunın peşine düşmesinin yarattığı derin
boşluk, fotoğrafçının bilinçaltındaki tutkusunu su üstüne çıkarır. Artık
onları birleştirebilecek tek şey beklenmedik bir tesadüfün ortaya
çıkmasıdır. Tesadüf ise yine irade dışında "tanrıların çizdiği dolambaçlı
yolda" ancak bir ölümün ardından çıkılacak yolculukta gösterir kendini. Bu
noktadan sonra fotoğrafçı, rüzgarın önünde savrulup kaderine doğru
koşmaktansa hür iradesi ile tutukularının peşlinden koşabileceğini
düşünür, bu amaçla üzerine yüklenmiş tüm görev ve sorumlulukları göz ardı
etmekten çekinmez. Burası insanın tanrıya ve alın yazısına başkaldırdığı
andır; kısa bir süre için de olsa. Oysa kadının, o kasabaya tekrar gelip
kasaba saatçisine bıraktığı saati geri alacağı an da tamamen fotoğrafçının
iradesi dışındaki etmenlere bağlıdır. Pamuk'un burada sormak istediği soru
"gerçekten hür irade diye bir şeyin " olup olmadığı gibi gözükmektedir.
Hikayenin merkezine düğümleyici ve düğüm çözücü olarak saatçilerin yerleştirilmesi de tesadüf değildir. Saatçiler zamana hükmeden Kronos'u simgelercesine önce hikayeyi düğümleyip sonra çözüm yolunu açacak olsalar da, temelde hikaye biriktiricilerdir. Özünde hikayeler, nedenselliği zamanın esiri olmaktan kurtaracak yegane imgelem alanını sunarlar bize. Onları da zamana hükmedecek saatçilerin biriktirmesinden doğal bir şey yoktur.
Kalpler şehrinde başlayan hikayenin saatler şehrinde sona erecek olması,
kalp sızılarının tek ilacının zaman olduğunu haber verir gibidir: hür
irade bir yanılsamadır, ve alınyazısı zamansal belirlenimciliğin
esaretinin simgesidir.
Ender Şenkaya
Ekim 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...