İngilizce Adı: Sideways
Yapım Yılı: 2004
Şarap tadımını tutkuyla seven ve bir yandan da yazdığı romanı yayınlatmaya çalışan Miles, üniversite arkadaşı Jack'i bekarlığa veda turu için California'nın bağ rotaları üzerinde bir yolculuğa çıkartır.
Tür: Kara Komedi
Yazar: Rex Pickett, Alexander Payne, Jim Taylor
Kast: Paul Giamatti, Thomas Haden Church, Virginia Madsen
“...Pinot'nun içerdiği kendisini tümden ifade edecek rahiyalara bürünmesini bekleyerek, insanı ele geçirecek heyecan verici kadim potansiyelin farkına varmak sabır ister ...”
Miles (Yanyol)
Gerçek tutkunun kökeni yaşamın temel kodlarına kadar uzansa gerek. Hemen her canlının yaşama sımsıkı sarılmasını sağlayan en temel dürtü zaten yaşam tutkusunun tam kendisi olmalı. İleri seviyeyelere ulaşan bilinç ile beraber ortaya çıkıveren özbenlik ya da "diğerlerinden" ayrışma dürtüsünce şekillenen ve kendini ifade edebilmenin belki de ulaşabilecek en yüksek erek olarak görülerek, gerçek benliğini yaratabilmenin sembolik anlamlarını içerecek bir şekilde kendisiyle özdeşleşebilecek eylemselliğin adıdır tutku.
Özünde hiçbir yolculuk sadece yolculuk değildir; hedefe varmaya çalışırken insanın kendi kendisiyle yüzleşmesi bir nevi iç dünyasını sorgulaması fırsatıdır. Endüstri devrimi öncesi yapılan uzun yolculuklarda tutkuların -kimi zaman maceparestliğn, kimi zaman hac yolunda inancın, kimi zaman paranın kiminde de bir sevgilinin- imgelemi kovalanır gibi gözükse de asıl olan iç dünyanın keşfi olageldi. Hız çağı ile beraber insanlık iç dünyanın derinliklerine daha az iner oldu. Bu durum "gelişme" adı altında pazarlansa da, savanadan daha dün çıkan insanoğluna uygarlığın getirdiği bir rahatsızlık olarak döndü. Sigmund Freud Uygarlığın Rahatsızlğı'nda -biraz da Dostoyevski'nin etkisinde- endüstriyel toplumun empoze ettiği yaşam tarzının nasıl da iç dünyamızla çatıştığının kısa bir öyküsünü anlatır.
Alexander Payne'nin "bekarlığa veda" teması ile bağ rotaları arasında yolculuğa çıkardığı birbirlerine zıt karakterdeki iki üniversite arkadaşı Miles ile Jack de aslında bu çıktıkları bu yolculukta iç dünyalarını keşif ve tutkuları ile yüzleşebilmeleri imkanı bulacaklardır. Payne, Nebraska'da da yaptığı gibi, çatışan karakterleri kendi "hac yolculuklarına" çıkararak iç dünyalarını keşfetmelerine yol veren bir yönetmen. Umutsuzca yazdığı romanın yayıncılarca hak ettiği değeri görüp basılmasını uman Miles ile evlilik öncesi son bir macera arayışındaki Jack, Miles'ın tutkusunun eseri olarak şekillendirdiği Kaliforniya'nın bağ rotaları arasından bir yolculuğa başlayınca, ikilinin çatıştığı anlaşılan beklentileri nedeniyle aralarında kısa süre içinde gerilimin filizlenmesi de kaçınılmaz olur. Çok hayran olduğu eşi tarafından terkedilmiş oluşunu maddi çöküntüsüne bağlayan Miles kendisini "kaybedenler klübü" bir üyesi olarak görmektedir. Bu hayal kırıklığından çıkışını bir ihtimal yayınlanmasına ümit bağladığı kitabı üzerinden sağlayabileceğini heyecanını taşıyan Miles, şarap tattığı anlar dışında özgüvenini tamamen yitirmiş durumdadır. Bu özgüven eksikliği özellikle yeni bir ilişkiye başlayabilme ihtimalini içeren durumlarda güçlü bir savunma mekanizması geliştirerek ortamdan uzaklaşmasına ve yeni hayal kırıklılıklarına karşı yüksek duvarlar örmesine neden olmaktadır. Jack ile bağ rotaları üzerinde uğradıkları şarap üerticilerinin ürünlerini büyük bir tutkuyla, belki tadımın da ötesinde neredeyse benliğine çekerek deneyen Miles ile tadımı sadece alkol alma vesilesi görüp çiğnediği sakızı bile çıkarmadan yapan Jack arasındaki tezatlık yavaş yavaş diğer konulara da sirayet edecektir. Tüm şarap tutkusuna rağmen, o dönemin en endüstriyel hızlı tüketim şeklinin sembolü haline gelmiş Merlot Miles'ın kırmızı çizgisidir; değil tadılması adının bile anılması çileden çıkması için yeterldir. Payne'nin Rex Picket'in romanından uyarladığı senaryo nedeniyle Yanyol, gösteildiği dönemde Merlot üreticilerinin gerçekten hışmına da uğramış.
Başladıkları keyif yolculuğunu birbirleri ile çekişerek sürdüren ikilinin karşısına çıkan Maya ve Stephanie kahramanlarımızın farklı beklentileri nedeniyle hikayenin yönünü değiştrir. Stephaine Jack için evlilik öncesi macera arayışının, Maya ise Mies'ın özgüvensiz kişiliği için ulaşılması mümkün görülmeyen bir hayalin nesneleri haline gelirler. İnsan ilişkileri Jack'in nazarında diğer endüstriyel hızlı tüketim araçlarından farksızken, Miles için çok sabır ve emek gerektiren sonunda da -geçmiş deneyimlerinin neticesinde- hayal kırıklığı ile sonuçlanabileceğinden uzak durulması gereken şeylerdir. Maya'nın Pinot düşkünlüğünün nedenine ilişkin soruya Miles'ın verdiği girişte alıntıladığımız yanıt aslında Miles'ın tutkusunun özbenliği ile özdeşlemiş oluşunun özeti gibidir; ince narin ve kırılgan karakterinin bir üzüm çeşidi üzerinden dile gelişidir. Miles'a ulaşmak da hızlı tüketim ürünlerine ulaşmanın tersine sabır ve emek gerektiren bir uğraştır. Maya bu uğraşıya hazır mıdır peki?
Ender Şenkaya
Kasım 2024
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...