Yönetmen: Martin McDonagh İngilizce Adı: The Banshees of Inisherin
Yapım Yılı: 2022
Dostlukları eskiye dayanan Padraic ve Colm'un arasındaki ilişki, Colm'un
sebepsiz yere "artık Padraic'ten hoşlanmadığını" söylemesiyle bir yol
ayrımına gelir. Bu yeni durum, küçük bir adanın, dar bir çevresinde yaşayan
Padraic için travmatik bir yalnızlık haline dönüşür. Yolu ayrı düşenler
sadece Padraic ve Colm müdür, yoksa derinlerde bir yerde farklı bir ayrılık
hikayesi mi gizlenmiştir?
Tür: Komedi, Dram
Yazar: Martin McDonagh
Kast: Colin Farrell, Brendan Gleeson, Kerry Condon
Öne Çıkanlar:
Arka Plan
Inisherin'in Felaket Tellalı (henüz kabul edilmiş bir Türkçe tercümesini
bulamadığımdan böyle adlandırdım), yönetmen Martin McDonagh'in, Collin
Farrell ve Brendan Gleeson'u "Bruj'de" den sonra bir araya getirdiği ikinci film. Tadı damaklarda kalan ilk
fimin ardından yaşanan bu uzun araya -Oscar adaylığından bağımsız olarak-
değen bir film ortaya çıkarıldığı anlaşılıyor.
Filmin analizine girmeden önce, yansıtılan dönemin tarihsel önemine kısaca
değinmekte fayda var. Zira, tarihsel çerçeveden bakılmadığı takdirde bu
"ayrılık" hikayesini çözümlemek kolay olmayacak. Film tam yüz yıl önce,
1923 yılında, İrlanda'da yaşanan iç savaş sırasında geçiyor. İngilizlere
karşı, 1916 yılında başlayan kurtuluş mücadelesi sonrasında, ortaya çıkan
barış antlaşmasını destekleyen ve karşı çıkan İrlandalı gruplar arasında
yaşanan iç savaşta, kurtuluş savaşından bile daha fazla insan kaybedilmiş.
İngilizlere karşı birlikte savaşan yoldaşlar birbirleri ile savaşır hale
gelmişler, öyle ki bir müddet sonra neye karşı savaştıkları bile birbirine
karışır olmuş. Tüm bu çekişmeler, İrlanda adasının, Katolik kısmının
bağımsızlığını kazandığı İrlanda Cumhuriyeti (Serbest İrlanda) ve
Protestan kısmının da Birleşik Krallığın bir parçası olan Kuzey İrlanda
olarak ayrışmasıyla sonuçlanmış. Serbest İrlanda kısmı, kendi ordu ve
polis gücüne sahip olmuş olsa da, Common Wealth üyesi kalarak (Kanada ve
Avustralya gibi) İngiliz monarşisini tanımaya devam ediyor. Avrupa'da
Katoliklliği ilk kabul eden kavim olan İrlanda'lıların ayrışmasının, yine
dini temellere dayanması da işin ilginç yönü. İngilizlerle yapılan barış
antlaşmasının gerçek bir bağımsızlık sağlamayacağını düşünen IRA (İrlanda
Cumhuriyet Ordusu), o günlerde bu antlaşmaya karşı başlattığı direniş
hareketiyle iç savaşın tetikleyicisi olmuş. O gün bugündür, İrlanda'da
akan kan, nice bedeller ödenmiş olsa da durmuş sayılmaz.
Yol Ayrımı
Geçmişi, insanın üzerinden bir sabah kalkınca sıyırıp atabileceği bir
giysi değildir. Aynı durum toplumlar için de geçerlidir. Colm, bir sabah
kalkıp, Padraic ile ilişkisini tamamen sonlandırmaya karar vermiş olsa da,
kısa sürede eski dosltuğun bir "giysi"den ibaret olmadığını anlayacaktır.
Colm'un, kendisinden geriye kalıcı bir eser bırakma tutkusu ya da
hayatını boşa geçirmemiş olma dürtüsü, varoluşsal bir sorun olarak
karşısına çıkar; aynı IRA'nın rasyonel gözükmese de on yıllar boyunca
sürdürdüğü varoluş mücadelesi gibi. Colm giderek varoluşunu, kendisini
adadığı besteyi bitirmesi ile özdeşleştirir ve bu durum Padraic ile araya
ördüğü duvarı daha kalınlaştırır. Ama bu arzusunu hayata geçirmenin ağır
bir bedeli olacaktır ve Colm, bu bedeli ödemeye hazırdır.
Bazen bir mücadeleye giriştiğimizde, tüm bedelleri kendimizin ödeyeceğini
zannederiz. Ama her eylemin hesaplanbilir sonuçları yanında, hesaplanması
mümkün olmayan ardışık neticeleri de olasıdır; bazen kelebek etkisi kadar
uzakta bazen de canevimiz kadar yakındır bunlar. Colm'un, Padraic'ten
uzaklaşmak için "feda" ettiği parmakları, Padraic'in minyatür eşeği
Jenny'nin ölümüne neden olduğunda bu acı en az Padraic’in acısı kadar
Colm'ün de yüzüne düşer. Aralarındaki çatışma ile hiç alakası olmayan bir
canlı, önceden hesaplanamaz şekilde bundan ötürü hayatını kaybetmiştir.
Akla hemen IRA'nın bir hesaplama hatası sonucu askeri otobüs yerine
patlattığı okul otobüsü gelir. Sebepsiz ölümler her zaman çok daha büyük
tepkiye neden olurlar. Tarihin kırılma anları da, işte bu tepki
patlamasının doruğa ulaştığı zamanlarda ortaya çıkar. Colm’ün bu
varoluşsal başkaldırısı ve kendini bulma arayışı beklenmedik şekilde
Padraic’in kızkardeşi Shioban’a da yansıyacak, onun da ayrılık yönünde
karar almasıyla sonuçlanacaktır. Shioban’ın kararı da aynen Colm’ün kararı
gibi hesaplanamaz sonuçlar doğurarak köyün “garibi” Dominic’e
uzanacaktır.
McDonagh, Colm karakteri ile ödeyeceği bedeller pahasına inandığı yolda
yürüyen ayrılıkçı IRA'yı; saf ve ezilmeye açık karakterli Padraic
karakteri ile de, kısıtlı bir özgürlük alanını kabul eden Serbest
İrlanda'yı temsil etmeye çalışmış gözüküyor. Aslında filmdeki pek çok
karakter benzer bir sembolizm üzerine kurgulanmış. Başlangıçta, Padraic'i
kıyasıya döven polis memuru Peadar (Dominic'in babası) İngiltere'yi temsil
eder gözükse de, bir sahnede Colm ile girdiği diyalog, dönemin -belki
bugünlere de yansıyan- kafa karışıklığının göstergesi gibidir. Sabah neden
anakaraya gittiğini soran Colm'e, Peadar, bazı infazlar için ek adama
ihtiyaç olduğunu ve biraz para ve öğlen yemeği karşılığında birkaç IRA
mensubu delikanlıyı, kurşuna dizen Serbest İrlanda Devleti yanlılarına
yardım ettiğini anlatır. Aslında Peadar'ın tercihinin, böyle durumlarda
asılarak infaz olduğunu öğrenirken, kafası da karışmıştır: "Aynı tarafta oldup beraberce İngilizleri öldürdüğümüzde işler daha
kolay değil miydi?" diye sorar, Colm'e. Colm, hangi taraftakileri infaz etmeye gittiğini
ısrarla sorunca da, "altı şilin ve öğlen yemeği karşılığında fark eder mi?" cevabını alır. Ne uğruna savaşıldığının bile, savaş uzayıp halk
nezdinde “normalleştirildikçe” unutulabildiğini betimleyen bu diyalog,
aslında Padraic'in de neden mücadele ettiğini anlamadığı öyküsü ile
koşutluk içerir. İşte tüm film de, bir şekilde bazen anlamadığımız bazen
de başlangıç nedenini bile unuttuğumuz çatışmalarımızın bir sorgulaması
çevresinde yapılandırılmış olur.
Kehanet
İrlanda'nın folklorik öğeleri ile zenginleştirilmiş filmin içinde, adından
gelen bir kehanet örüntüsü de var. Köyün banshee'si (felaket tellalı)
Bayan McCormick, Padraic'e
"ay bitmeden Inisherin'e ölüm gelecek, belki de iki ölüm"
dediğinde, aslında artık kimse ölümle karşılaşmamayı beklemez. Tek
bilinmeyen, ölümün kimi ziyaret edeceğidir. Oedipus öyküsünde olduğu gibi
zaten yazgı önceden belirlenmiştir; ona varacak yollar farklı rotalardan
geçecek olsa bile. Padraic, Jenny'nin acısıyla Colm'un evini hiddetle
yaktıktan ve bir şekilde "hesaplaşıldıktan" sonra, aralarında belki eski
günlere dönüş için umut ışığı yeşerir. Aynı anda Shioban’ın yokluğunu
kabullenemeyen Dominic de kararını vermiş, felaket tellalının kehanetini
doğru çıkarmıştır. Son sahnede, Colm ile Padraic’in arasına, Colm’ün
evinin külleri arasında oturan bayan McCormick'in kara duvağı girer yine,
bu barışma umudun boş olduğunu belirtircesine; aynı İrlanda'da kalıcı
barışın uzak bir umut olması gibi... Yazgıyı kabullendikçe çıkış yolu da
yoktur.
Ender Şenkaya
Mart 2023
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Film hakkındaki izlenimlerim...